‘Bir Dünya Börek’

Haftanın dördüncü gününde değişik bir kitaptan bahsetmeye ne dersiniz? Aynı zamanda bu kitap karnınızı da acıktıracak desem yorumunuz ne olur? Bu sorulara cevaplarınız olumluysa bu akşamın kitabı olan ‘Bir Dünya Börek’ ten bahsedebiliriz.

Öncelikle kitap Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkmaktadır ve içinde üç yüz otuz yedi tarif almaktadır. Bununla birlikte kitapta sadece börek tarifleri yer almaz aynı zamanda farklı ülkelerdeki böreklerin tarihçesi de yer alır. Bu ilgi çekici ve diğer benzerlerinden farklı olan kitabın yazarına gelecek olursak karşımıza Ayfer Yavi çıkar. Aynı zamanda börek tariflerine bakacak olursak da zordan kolaya karşımıza bir sürü tarif çıkar. Farklı tarzlardaki tarifleri seven biri olarak bu kitabı da çok sevdiğim birinden hediye olarak aldım ve içindeki birçok tarifi uyguladım diyebilirim. Eğer siz de farklı tarzlardaki tarifleri seviyorsanız bu kitaba da bakın derim.

Mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir akşam olsun 🙂

‘Kayıp Balık Dori’

Haftanın üçüncü gününde eğlenceli bir animasyon filminden bahsetmeye ne dersiniz? Aynı zamanda bu filmin daha önceki filminden bahsetmiştik ve çok eğlenceliydi desem yorumunuz ne olur? Bu sorulara cevaplarınız olumluysa bu akşamın filmi olan ‘Kayıp Balık Dori’ den bahsedebiliriz.

Öncelikle filmimiz Pixar tarafından yapılmış ve Walt Disney Picture tarafından yayımlanmış üç boyutlu bir Amerikan filmidir. Aynı zamanda 2003 yılındaki ‘Kayıp Balık Nemo’ filminin devam filmi niteliğindedir. Bu filmin konusuna bakacak olursak eğer Nemo ve Marlin’le birlikte mutlu mesut yaşayan, herkesin sevdiği unutkan mavi Tang balığı Dori aniden ailesinin kendisini arıyor olabileceğini hatırlayınca Marlin ve Nemo alarak okyanusu aşar ve Kaliforniya’nın prestijli rehabilitasyon merkezi ve akvaryumu olan Deniz Yaşam Enstitüsü’ne gider. Annesiyle babasını bulmaya çalışan Dori, DYE’nin üç ilginç sakininin yardımına başvurur. Bunlar, sık sık çalışanlardan kaçıp duran huysuz ahtapot “Hank”, eko-konumlama becerisinin düzgün çalışmadığını düşünen bir Beluga balinası “Bailey” ve miyop bir balina köpekbalığı olan “Destiny”‘dir. Enstitünün karmaşık iç yüzünü araştıran Dori ve arkadaşları, kusurlarının, dostluklarının ve ailenin sihrini keşfedecekleri, hayatlarını değiştirecek bir maceraya atılırlar. Eğlenceli animasyon filmlerini izlemeyi seven biri olarak bu filmi de sinemada son derece severek izlemiştim diyebilirim. Eğer siz de eğlenceli bir animasyon filmi izlemek istiyorsanız bu filme de mutlaka bakın derim.

Mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir akşam olsun 🙂

‘Restoble’

Haftanın ikinci gününde değişik bir kitaptan bahsetmeye ne dersiniz? Aynı zamanda bu kitabın dili de değişik desem yorumunuz ne olur? Bu sorulara cevaplarınız olumluysa ve özellikle ikinci soru sizi heyecanlandırıyorsa bu akşamın kitabı olan ‘Restoble’ den bahsedebiliriz.

Öncelikle bu kitap Gabriel Florit’ e aittir ve İspanyolca yazılmış bir şiir kitabıdır. Bu kitabın benim için en özel yeri bana hediye olarak gelmesi. Aynı zamanda şiir içindeki her kelimeyi araştırarak okumak da son derece ilgi çekiciydi ve eğlenceliydi. Şiir kitaplarını okumayı seven bir olarak bu kitabı da son derece eğlenerek ve keyif alarak okudum diyebilirim. Eğer şiir kitaplarına meraklıysanız ve farklı bir dilde şiir kitabı okumak istiyorsanız bu kitaba da mutlaka bakın derim.

Mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir akşam olsun 🙂

‘Ona reddedemeyeceği bir teklif sunacağım.’

Haftanın ilk gününde klasik haline gelmiş ve adını en az bir kere duyduğumuz bir filmden bahsetmeye ne dersiniz? Aynı zamanda bu filmdeki oyunculuklar ve senaryo klasik olmayı sonuna kadar hak ediyor desem yorumunuz ne olur? Bu sorulara cevaplarınız olumluysa bu akşamın filmi olan ‘The Godfather’ dan bahsedebiliriz.

Öncelikle filmimizin başrolünde Al Pacino ve Marlon Brando yer almaktadır. Filmin genel zamanına bakacak olursak eğer II.Dünya Savaşı’nın bittiği yıl olan 1945’te başlar ve 10 yıllık bir dönemi kapsar. Filmin genel konusu ne diye sorarsak karşımıza Corleone ailesi, Don Vito Corleone’nin başında olduğu, suça dayalı bir örgüt kurmuş olan İtalyan asıllı meşhur bir ailedir. Aile, New York’taki diğer dört aileyle birlikte New York’un yeraltı işlerini yönetmektedir. Ancak Corleone ailesini diğerlerinden ayıran özelliği, Don Corleone’nin cebinde bozuk para gibi taşıdığı politikacılar ve yargıçlardır. Politikacılar ve yargıçlarla olan bu yakın ilişkileri diğer ailelerin açamadığı kapıları açabilmesini sağlamaktadır.
İtalya ve New York’un en meşhur uyuşturucu üreticisi ve dağıtıcısı olan “Türk” lakaplı Solozzo, Don Corleone’den, ilişkilerini kullanarak kendisine yasal koruma sağlamasını ve 1 milyon dolar nakit para vermesini ister, karşılığında elde edilecek kârdan pay teklif eder. Teklife göre, ilk yıl Corleone Ailesi’ne kalacak olan para 3-4 milyon dolar civarında olacaktır. Ancak Don Corleone teklifi reddeder. Gerekçesi, iyi ilişkileri olsa da, Don Corleone’nin uyuşturucu işi ile bağlantısı olduğunu öğrenen siyasetçilerin ilişkilerini gözden geçirme gereği duyacak olmalarıdır. Don Corleone’ye göre politikacılar kumarı bir zaaf olarak görüyorlardır ama uyuşturucu pis iştir. Bunun üzerine arkasına Tataglia Ailesi’ni ve New York’ta polis şefi olan McClusky’i alan Solozzo, Don Corleone’yi vurdurtur. Ölümden son anda kurtulan Don Corleone’yi ve tüm aileyi kötü günler beklemektedir. Bu süreçte, fevri hareketleriyle bilinen, Don Corleone’nin en büyük oğlu Sonny ölecek, II. Dünya Savaşı’ndan kahraman olarak dönen en küçük oğlu Michael ise, daha önce aile işleriyle hiç ilgilenmediği ve bunu istemediği halde olayların akışı onu hikâyenin merkezine doğru itecektir. Ve New York’ta suç aileleri arasındaki savaş başlayacaktır. Klasikleri izlemeyi seven biri olarak bu filmi de bir tavsiyeyle izlemeye başladım ve başından sonuna kadar son derece etkilendim. Eğer siz de klasikleri ve bu tarzda filmleri izlemeyi seviyorsanız bu filme de mutlaka bakın derim.

Mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir akşam olsun 🙂

“Kitapların senin silahındır… “

Haftanın son gününde bir dünya klasiğinden bahsetmeye ne dersiniz? Aynı zamanda bu kitap da son derece ilgi çekici ve hepimizin en az bir kere adını duyduğunuz bir filmi desem yorumunuz ne olur? Bu sorulara cevaplarınız olumluysa bu akşamın kitabı olan ‘Çocuk Kalbi’ nden bahsedebiliriz.

Bu roman İtalyan yazar Edmondo De Amicis tarafından 1886 yılında yazılmıştır. Bu kitabın en ilgi çekici yanlarından biri kitabın anlatımının bizzat kitaptaki çocuk tarafından anlatılıyor olmasıdır. Bu şekilde olmasının en büyük sebebi de yazarın kendi oğlunun günlüklerinden esinlenerek yazmasıdır. Aradan dört yıl geçtikten sonra romanın kahramanı olan çocuk, liseye geldiğinde bu satırları okuyarak halen unutmadığı bazı kişi ve olaylardan bir takım yeni şeyleri de kitaba eklemiştir. Dünya klasiklerini okumayı seven biri olarak bu kitabı daha çok küçükken okumuştum sonrasında da yeniden okudum ve yine aynın şekilde sevdim. Eğer siz de kitap okumayı seviyorsanız ailenin hangi üyesi olursanız olsun bu kitaba mutlaka bakın derim.

Mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir akşam olsun 🙂

‘Bu duvarlar tuhaftır.İlk önce nefret edersin.Sonra alışırsın.Zaman geçtikce dayandığın tek şey olurlar.Kurumsallaşmak budur.’

Hafta sonunun en eğlenceli gününde bir klasikten bahsetmeye ne dersiniz? Aynı zamanda bu filmi hepimiz biliyoruz desem yorumunuz ne olur? Bu sorulara cevaplarınız olumluysa bu akşamın filmi olan ‘Esaretin Bedeli’nden bahsedebiliriz.

Öncelikle filmimiz Stephen King’in romanından uyarlamadır. Peki bu uyarlama filmde ne anlatılmaktadır? Esaretin Bedeli, Andy ve Red isimli iki mahkumun parmaklıklar ardında kurdukları dünyanın hikayesini anlatıyor. Andy Dufresne, genç ve başarılı bir bankerdir. Karısını ve karısının sevgilisini öldürmek suçundan yargılanır ve ömür boyu hapis cezası alır. Shawsank Hapishanesi’nde dayak, işkence, tecavüz, her türlü durum yaşanmaktadır fakat Andy gene de hayata bağlı ve iyimserdir. Bu tutumu etrafındakileri de etkiler. Andy umutlu bakış açısıyla çevresindeki tüm mahkumları, parmaklıklar arkasında bile özgür bir yaşam olabileceğine inandırır. Andy’nin bu çabalarına ortak olacak bir arkadaşı da olacaktır: Red. Klasikleri izlemeyi seven biri olarak bu filmi de son derece severek izledim diyebilirim. Eğer siz de klasik izlemek istiyorsanız bu filme de mutlaka bakın derim.

Mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir akşam olsun 😊

‘Bu duvarlar tuhaftır.İlk önce nefret edersin.Sonra alışırsın.Zaman geçtikce dayandığın tek şey olurlar.Kurumsallaşmak budur.’

Hafta sonunun en eğlenceli gününde bir klasikten bahsetmeye ne dersiniz? Aynı zamanda bu filmi hepimiz biliyoruz desem yorumunuz ne olur? Bu sorulara cevaplarınız olumluysa bu akşamın filmi olan ‘Esaretin Bedeli’nden bahsedebiliriz.

Öncelikle filmimiz Stephen King’in romanından uyarlamadır. Peki bu uyarlama filmde ne anlatılmaktadır? Esaretin Bedeli, Andy ve Red isimli iki mahkumun parmaklıklar ardında kurdukları dünyanın hikayesini anlatıyor. Andy Dufresne, genç ve başarılı bir bankerdir. Karısını ve karısının sevgilisini öldürmek suçundan yargılanır ve ömür boyu hapis cezası alır. Shawsank Hapishanesi’nde dayak, işkence, tecavüz, her türlü durum yaşanmaktadır fakat Andy gene de hayata bağlı ve iyimserdir. Bu tutumu etrafındakileri de etkiler. Andy umutlu bakış açısıyla çevresindeki tüm mahkumları, parmaklıklar arkasında bile özgür bir yaşam olabileceğine inandırır. Andy’nin bu çabalarına ortak olacak bir arkadaşı da olacaktır: Red. Klasikleri izlemeyi seven biri olarak bu filmi de son derece severek izledim diyebilirim. Eğer siz de klasik izlemek istiyorsanız bu filme de mutlaka bakın derim.

Mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir akşam olsun 😊

‘Hakiki aşıklar, candan geçip canana talip olanlardır.’

Hafta içinin son gününde Türk edebiyatı için önemli bir edebiyatçının yayınlamış bir eserinden bahsetmeye ne dersiniz? Aynı zamanda bu eser yine edebiyatımız için önemli kişilerden bahsediyor desem yorumunuz ne olur? Bu sorulara cevaplarınız olumluysa bu akşamın kitabı olan ‘Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar’ dan bahsedebiliriz.

Öncelikle kitabımızın yazarı Mehmet Fuad Köprülü’dür ve Alfa Yayın Basım’a aittir. Peki bahsettiğimiz bu kişiler kimlerdir ve nasıl anlatılmaktadır? Türkistanlı Ahmet Yesevî ile Anadolulu Yunus Emre gibi iki ölümsüz Türk tasavvuf adamının hayatlarını anlatırken, bir yandan da onların yaşadığı dönemlere dair tarih, edebiyat, siyaset, kültür ve dil alanındaki tüm gelişmeleri ve bilgileri okurlarına aktarmayı başaran Fuad Köprülü’nün kullandığı uçsuz bucaksız malzeme ve bilimsel yöntem göz kamaştıracak bir berraklığa sahiptir. Bölümümden dolayı edebiyatla ilgili kitapları okumayı seven biri olarak bu kitabı da son derece severek ve merakla izledim diyebilirim. Aynı zamanda Tasavvuf ile ilgili merak ettiğim bilgileri de elde etmiş olmak beni son derece tatmin etti. Eğer siz de bu tarz kitapları merak ediyor ve seviyorsanız bu kitaba da mutlaka bakın derim.

Mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir akşam olsun 🙂

‘Kaybedeceğin hiçbir şeyin yokken bile zayıfsın…’

Haftanın dördüncü gününde yine bir animasyon filminden bahsetmeye ne dersiniz? Aynı zamanda bu film klasikler arasına girmiş eğlenceli bir film desem yorumunuz ne olur? Bu sorulara cevaplarınız olumluysa bu akşamın filmi olan ‘İnanılmaz Aile’ den bahsedebiliriz.

Öncelikle filmimizin vizyon tarihi 2004 yılına aittir ve ABD yapımıdır.  Simpsonlar’ ın eski yönetmeni ve yönetici danışmanı olan Brad Bird tarafından senaryosu yazılmış ve yönetilmiştir. Peki bu klasik haline gelmiş filmde ne anlatılmaktadır? Eskiden çok ünlü bir süper kahraman olan Bob Parr, Mr. Incredible adıyla ün salmıştır. Bir zamanlar herkesi tehlikeden kurtaran ve kötülüklere savaş açmış olan Bob, işlerden elini ayağını çeker. Ailesiyle birlikte sessiz sakin bir yaşam sürmeye başlar, 15 yıl aradan sonra kendisine çok özel bir görev verilir. Fakat, işler umulduğu gibi yolunda gitmeyince, Bob’un ailesi de olayın içine girer. Sadece Bob ve ailesi değil, sayısız masum insan da tehlike altındadır. Animasyon filmlerini izlemeyi seven biri olarak bu filmi de küçüklüğümde sinemada izlemiştim ve çok eğlenmiştim. Şimdi hatırlayınca bile yüzümde bir gülücük oluşuyor. Eğer siz de haftanın dördüncü gününde eğlenmek istiyorsanız bu filme de mutlaka bakın derim.

Mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir akşam olsun 🙂

‘Sürmekte olan her şey aşınır, yozlaşır ve sonunda yok olur.’

Haftanın üçüncü gününde yine edebiyatla alakalı bir kitaptan bahsetmeye ne dersiniz? Aynı zamanda bu kitap içerisinde sizin de faydalanabileceğiniz çok fazla kitap var desem yorumunuz ne olur? Bu sorulara cevaplarınız olumluysa bu akşamın kitabı olan ‘Mitlerin Özellikleri’ kitabından bahsedebiliriz.

Öncelikle kitabımızın yazarı Mircea Eliade ve çevirmeni Sema Rifat’tır. Kitabımızın yayınevine bakacak olursak eğer de karşımıza Alfa Yayın Grubu çıkar. Peki Eliade bu kitabında ne anlatmaktadır? Eliade bu eserinde, mitlerin varlıklarını son zamanlara dek sürdürdüğü dünyanın değişik yerlerine dağılmış çeşitli toplumları ele alıyor. Bu geleneksel toplumlarda mitlerin yapısını ve işleyişini anlayabilirsek, insan düşüncesinin tarihinin bir aşamasını aydınlatmış olacağız. Çünkü mitler insan davranışları için model oluştururken hayata anlam ve değer de katarlar. Mitleri ve mitolojiye her zaman merak salmış biri olarak bu kitaba başlarken de son derece keyifle başladım aynı zamanda ilk başlarda ders kitabı gibi gözükse de sonrasında son derece severek okudum diyebilirim. Eğer siz de böyle kitapları merak ediyorsanız bu kitaba da mutlaka bakın derim.

Mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir akşam olsun 🙂